Tecrübeleri Paylaşmak



Hayat uzun bir yola benzer. Bazen yokuş yukarı çıkmak gerekir bunaltıcı güneş altında; bazen yokuş aşağı yuvarlanırız şaşkınlıkla. Bazen yolun etrafında seyretmeye doyamayacağımız güzellikte manzara olur; bazen gözümüz kapalı yürümek zorunda kalırız.

Başlamak, bitirmenin yarısıdır derler. Ama önemli olan bitirmek değil, doğru bitirmekse bu söze katılamam. Eğer hayat yolunda yürüyorsak, bu bir şekilde, bir yerden başladığımızı gösterir. Kurduğumuz hayaller, geleceğe dair planlarımız, en umutsuz durumda bile en azından şimdi vardır. Ve eğer bunlar varsa gitmek istediğimiz veya bir şekilde gideceğimiz bir yer var bu yol üstünde. Sararıp dökülmüş yaprak misali rüzgârda savrulup bilmediğimiz yerlere sürüklenmektense istediğimiz noktaya, en azından mümkün olduğunca yakınına ulaşmak için her gün çabalarız.

Hiç bilmediğimiz bir şehirde bir yere gitmemiz gerekse ve kimseden yardım almaksızın bunu başarmamız beklense bu ne kadar zor olurdu. Hedef yere ulaşmayı başarsaydık dahi, bu bir hayli yorucu olduğu gibi çokça zaman alırdı. Aslında yeni doğan bir çocuk için durum bundan çok farklı değildir. Hatta o bunun farkında olmadığından daha zor durumda olduğunu söyleyebiliriz. Neyse ki onun etrafında yol gösterici insanlar vardır ve hepsi bu konuda az veya çok tecrübelidir. Ama bu çocuk büyüyüp belli bir yaşa gelince elinde tüm yolun haritası varmış gibi kendinden emin ve biraz da başına buyruk olur. Artık o eski yol göstericilere ihtiyaç yoktur. Hem zaten fark etmiştir ki onların gösterdikleri, söyledikleri hiç de düşündüğü gibi bütünüyle doğru değildir. Artık kendi kararlarını kendisi vermektedir ve sanır ki bunlar en doğru olanlardır. Sonra fark eder ki kendi kararları da düşündüğü gibi mükemmel değildir. Hatta vaktiyle burun kıvırdığı fikirlere yeniden ihtiyaç duymaya başladığını hisseder. Belki hâlâ bunların bazılarını doğru bulmayacaktır ama kendisininkiyle mukayese ederek doğruluğunu sınamak ister. Dahası onun için düşünen, onu düşünen kişilerin değerini şimdi daha iyi anlar.

Yaşamak birikimdir. Nasıl ki yaşayıp bitirdiğimiz her gün bizim için tecrübe ise diğerleri için de öyledir. Kendi yaşadıklarımızdan çıkardığımız dersler sonraki adımlarımızı yere daha sağlam basmamızı sağlarken neden diğerlerinin tecrübelerinden de faydalanmayalım? Çoğumuz belli bir yaşa gelince her şeyin en doğrusunu biliyormuş gibi davranmaya başlarız. Hâlbuki hâlâ bilmediğimiz, deneyimlemediğimiz onca şey vardır. Önümüzde yaşanacak bunca şey varken nasıl her şeyi biliyormuş gibi davranabiliriz? İşte bu nedenle hangi yaşta olursak olalım, kendimize ne kadar güvenirsek güvenelim diğerlerinin tecrübelerinden faydalanmaktan geri kalmamalıyız. Bu bazen alnında geçtiği yolların haritasına benzer çizgiler taşıyan yaşlı birinden nasihat dinlemek, bazen tecrübelerini kâğıda döken bir yazarın kitabını okumak şeklinde olabilir. Hangi şekilde olursa olsun, paylaşılan tecrübeleri akıl süzgecinden geçirip kendi yorumumuzu katıp yol haritamızın bir köşesine not etmeliyiz. Belki bir gün yolumuzu bulmamıza yardımcı olabilir.

Bu makale GASTE'nin 21 Mayıs 2008 tarihli baskısının Genç Köşe'sinde de yayımlanmıştır.

Yorum Gönder

Yorum yaparken Türkçe'yi doğru kullanma ve argo sözcüklerden kaçınma hassasiyetiniz için teşekkürler!