Yaklaşık üç hafta futbolla yattık, futbolla kalktık. Her an herkesin aklında futbol, Türk Milli Takımı vardı. Televizyon kanallarının ana haber bültenlerinde bile siyasetin pusu dağıldı, yerini futbolun heyecanı aldı. Reklamların yıldızı milli futbolcular oldu. Her maç öncesi merakla bekledik, heyacanla maçları izledik ve ardından çoşkuyla kutladık zaferlerimizi. Ta ki çarşamba gecesine kadar. Umutla çıktığımız yolun sonuna geldik; fakat gururluyuz, finalde olmasak da mutluyuz.
Daha önce de bahsettiğim gibi ben turnuva öncesinde takımımızın grubundan çıkabileceğini bile düşünmüyordum. Avrupa'nın bir çok yerinde de son iki büyük turnuvaya katılamamış Türk takımının bu şampiyonada bir başarı almasına ihtimal verilmiyordu. Nitekim Türkiye ilk maçında bu görüşleri -benimki de dahil- yanıltmadı. Fakat sonrasında öyle bir şey oldu ki Türkiye hırsıyla, mücadelesiyle her şeye rağmen -kimi hakemlere, sakatlıklara, cezalara rağmen- imkansızları başardı, mucizelerin altına imza attı. Bir an da tüm dünya spor basını bizi konuşur oldu. Bir de baktık ki yarı finaldeyiz. Artık kupa ufukta görünüyordu.
Oyuncularımız sakattı, cezalıydı. Yedek kulübemiz bile eksikti. Ancak yine de sahaya çıkan her futbolcumuza güveniyorduk. Gerçekten de güvenimizi boşa çıkarmadıklarını düşünüyorum. Semih'in son dakikalarda gelen golü Türk Milli Takımının futbol mentalitesini tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Bunun ötesinde tüm maç boyunca, turnuvanın favori takımlarından Almanya karşısında çok iyi futbol oynadı millilerimiz. Ancak futbol bir oyun ve oyunlarda şans faktörü her zaman vardır. Buna biraz tecrübeyi de ekleyince Almanlar neredeyse kalemize geldikleri her seferde gol buldular. Bu biraz da bizim hücum futbolumuz ve savunmada yaşadığımız klasik sıkıntımızdan kaynaklandı. Ve futbol bir kez daha adaletsiz olduğunu gösterdi. Belki de şampiyona boyunca oynadığımız en iyi oyuna rağmen, Almanların ayaklarını titretmemize rağmen gecenin sonunda üzülen taraf olduk.
Finale çıkamamış olabiliriz ama dün gece yine tüm dünya bizi konuşuyordu. ESPN'de "Türkiye, Almanya'yla oyuncak gibi oynadı," haberi yazıldı. Ve diğer basın organları ve maçı izleyen futbol severler iyi oyunumuzu alkışladı. "Futbol asla yalnızca futbol değildir," gerçeğinin bir parçası olarak tüm turnuva boyunca olduğu gibi dün gece de Türkiye'nin propagandasını, reklamını tüm dünyaya ulaştırdı takımımız. Şampiyonaya eşsiz renk kattı ve bizleri defalarca sevince boğdu. Kısacası finale çıkamamış olsak da Euro 2008 beklenenden çok daha iyi geçti bizim için.
Küçük bir parça burukluk ama koca bir gururla ayrıldık şampiyonadan. Şimdi umutlarımızı ve heyecanımızın kalan kısmını sonraki turnuvaya saklıyoruz. Ve bu sefer çok umutluyuz takımımızdan, gelecekten.
Bize bu heyecanı yaşatan takımımıza -oyunculardan, teknik heyete ve diğer tüm emeği geçenlere- teşekkür ediyorum.
Yorum Gönder
Yorum yaparken Türkçe'yi doğru kullanma ve argo sözcüklerden kaçınma hassasiyetiniz için teşekkürler!