İnsanoğlunun Sınırları 3


Geri Dön: "İnsanoğlunun Sınırları 2"

Ne kadar g-kuvvetine dayanabilirsiniz

Lunaparklardaki hız trenlerine bindiğinizde deneyimlediğiniz hücum eden, hasta edici hissi yaşatan g-kuvvetlerinin 5 g'ye kadar olan hafif kuvvettidir. Böyle araçlar insanları bayıltmayacak şekilde dizayn edilmelidir.

G-kuvvetlerine olan toleransımız yalnız hızlanma veya yavaşlamanın büyüklüğü ve süresi ile değil, aynı zamanda vücudumuzun yönlenmesiyle de ilgilidir. En çok ayaklarımıza doğru etkili olan g-kuvvetlerine hassasızdır; çünkü bu kanı beyinden uzağa gönderir. 5-10 saniyelik dikey 4-5 g-kuvveti genelde tünel görüşüne (çevreyi görememe, merkezi görebilme durumu) ve bilinç kaybına sebep olur.

Savaşan jetler dikeyde 9 g'ye kadar çekebilirler ve bayılmadan daha çok g çekebilen pilotun it dalaşındaki şansı da daha çok olur. Bazı pilotlar ise kanı bacaklarından kafalarına doğru iten "g-kıyafetleri" giyerler. En yüksek g toleransına sahip kişiler "g-canavarları" olarak bilinirler. Birleşik Krallık'taki savunma firması Qinetiq'ten fizyolog Alec Stevenson diyor ki: "6 g'de mükemmel şekilde bilinci açık olan insanlar gördük." Diğerlerinin ise 3 g'de bayıldığını söylüyor.

Pilotlar Qinetiq'in Hampshire'daki Farnborough'ta sahip olduğuna benzer santrifüjlerde eğitim görerek doğal g toleranslarını arttırabilirler. Bacak ve karın kaslarını gererek kanı vücudun üst kısmına itmeyi, özel bir şekilde soluk almayı, kabızlıkta dışkılarkenki gibi ıkınmayı ve kan basıncını böylece arttırmayı öğrenirler.

Herhangi birinin katlandığı en büyük dikey g-kuvveti 31.25 g'dir ki bu durumda NASA doktoru R. Flanagan Gray, basınç ile g-kuvvetini taşımasında kendisine yardım eden özel bir su tankındaydı. ABD hava kuvvetleri öncüsü John Stapp 1940'lardaki bir dizi roket kayağı deneyinde kaydedilen, en yüksek yatay hızlanma rekorunu elinde bulunduruyor. Testlerden birinde 46.2 g'ye dayanabilmişti.

Ne kadar yükseğe gidebilirsiniz

Yüksekliğin vücut üzerinde çeşitli etkileri vardır ve nedeni neredeyse tamamen havadaki oksijen basıncının düşüklüğündendir. Hayatta kalmak için hücrelerin oksijene ihtiyacı vardır. Yüksek irtifalarda akciğerlerden hücrelere oksijen taşıyan kan proteini hemoglobin tam kapasitede oksijen absorblayamaz ve bu vücuda çeşitli zararlar verir.

Beyin oksijen düzeyine çok hassastır ki işte bu yüzden irtifa rahatsızlığının ilk belirtileri baş ağrısı ve baş dönmesidir. 5000 metrede bir süre kalmak kas kütlesinin bozulmasına ve akciğerlerde ve beyinde ölümcül sıvı birikmesine yol açar. 7500 metreden daha yükseğe gidilirse oksijen noksanlığının fazlalığı bilinç kaybına ve sonunda ölüme sebep olur.

Peki ya yüksekte yaşamak? Aslında Bolivya nüfusunun neredeyse yarısı ülkenin deniz seviyesinden 4000 metre yüksekte olan Altiplano bölgesinde yaşar. Ama daha yukarı gidersen sorunlar patlak verir. Birleşik Krallık'taki Southampton Üniversitesi'nde irtifanın fizyolojik etkilerini araştıran Mike Grocott, bazı Şilili maden işçilerinin 5800 metrede tek seferde bir kaç hafta geçirdiklerini fakat orada üreyemeyeceklerini çünkü irtifanın erkeklerde geçici kısırlığı tetiklediğini söylüyor.

Birçok insan alışmak için zaman ayırarak irtifaya adapte olabilir. Otostopun iyi bir kuralına göre ne kadar yükseğe gidersen o kadar kısa süre kalmalısın. Eğer aniden, önceden alışmadan Everest'in zirvesine (8848 metre) taşınsaydın muhtemelen 2 dakika içinde ölürdün.

Sadece bir avuç dolusu insan oksijen desteği olmadan zirveye çıkabildi. Babu Chiri Sherpa 1999'da oksijen desteği olmadan 21 saat Everest'in zirvesinde durarak rekor kırdı. Grocott'a göre o muhtemelen irtifayla baş edebilmesini sağlayan genetik yatkınlığa sahipti.

Yardımsız hayatta kalmanın imkansız olduğu limit nedir? Olduğu gibi, Everest'in zirvesi buna oldukça yakın. Kışın, barometrik basıncın düştüğü ve bundan ötürü oksijen miktarının her zamankinden daha çok azaldığı zamanda solunum cihazı olmadan yapılan tek bir çıkış olduğunu söylüyor Grocott. "Sınırın 9000 metre civarında olduğunu tahmin ediyorum."

Bir insan ne kadar ağırlık kaldırabilir

Kaydedilen en ağır boşa kaldırmada (yerden biraz kaldırmak anlamında) Britanyalı halterci Andy Bolton 457.5 kilogramı zeminden uyluğuna kadar kaldırmıştır.

Bolton gibi kuvvetli insanlar muhtemelen, 45 kilogramı başından yukarı kaldırmada sıklıkla zorlanan ortalama insanlardan beş ya da altı kat daha güçlüdürler, diyor Ohio'daki Youngstown State University'de atletizim eğitmeni olan Dan Wathen. Baştan yukarıya kaldırmada rekor 263.5 kilogramdır.

O halde bir insanın kaldırabileceği maksimum ağırlık nedir? Los Angeles'taki Southern California Üniversitesi'nden Todd Schroeder bizim zaten maksimuma çok yakın olduğumuzu düşünüyor. "Eğer zaman içindeki maksimum kaldırma rekorlarına bakarsanız grafiğin arttığını ama artık düzleşmeye başladığını görürsünüz," diyor. "Günümüzün haltercileri, steroid kullananlar da dahil, insan potansiyelinin sınırına yakınlar."

Sınırı koyan şey kaslardır. Verilen ağırlığı kaldırmada yaşanan başarısızlıkların çoğunda vücuda zarar gelmez; halterci sadece yüklenmenin üstesinden gelemez. Birşeylerin buna yol verdiği durumlarda bu genellikle yırtılan kas lifleridir; çoğunlukla tendonların yakınındakiler.

Benzer şekilde, haltercilere avantaj sağlayan şey kas kontrolüdür. Bedenin çok fazla ağırlık kaldırırken kendimize zarar vermemizi engelleyen doğal baskılayıcı mekanizması vardır. Bu, herhangi bir anda tek seferde ne kadar kas lifinin aktive olacağının kontrolüyle gerçekleşir. Halterciler bu sinyalleri baskılayarak ağırlık kaldırmada kas potansiyelinin daha büyük bir bölümünü kullanmalarını sağlamayı öğrenirler.

Bunun ötesinde başarının anahtarı antremandır, gerçi genetik de bir rol oynar. Eski bir halterci olan Wathen, kısa uzuvların kuvveti arttırdığını ve bazı insanların diğerlerine göre daha çok kas lifine sahip olduklarını söylüyor.

Devamı için tıklayın: "İnsanoğlunun Sınırları 4"

Kaynak: New Scientist, "Maxed out: Testing humans to destruction"

3 yorum

Ala qoymaga sekil tapmadiniz, bu Ermeni BICINI qoydunuz sayfaya.Yerlesdire bilmezdiniz turk oglu turkun seklini sayfaniza?

Yanıtla

@ Xetai Aliyev,

Açıkçası yazıya yerleştirdiğim fotoğraftaki sporcunun Ermeni olduğunu fark etmemiştim bile, şimdi siz şikayet edene kadar. Bence bu tür detaylara siz de takılmamalısınız. Devletlerin kendi aralarında sorunları olabilir; ancak toplumlar birbirine yaklaştıkça bu sorunlar aşılabilir hale gelir.

Yanıtla

Bencede ermeni olmasın Türk koyun bu büyük bir detay

Yanıtla

Yorum Gönder

Yorum yaparken Türkçe'yi doğru kullanma ve argo sözcüklerden kaçınma hassasiyetiniz için teşekkürler!