Tüm Türkiye'nin Başbakan'ın açıkladığı Kanal İstanbul projesini tartıştığı bu günlerde ben başka bir projeyi yazmaya karar verdim. "Çılgın proje" olarak adlandırılan Kanal İstanbul üzerinde bulutlar dolaşıyor; çünkü deprem, rant, çevre ve maliyet gibi hususlarda çok ciddi çekinceler mevcut. Henüz konuşmak için erken gibi görünse de aslında şimdi bu projeyi konuşmanın, tartışmanın tam zamanı. Nitekim, başladıktan sonra böylesi büyük bir projede geri dönmek mümkün değil. Özellikle çevre üzerine etkisi geri döndürülemez şekilde gerçekleşecek. İstanbul'un su kaynakları ve ormanlarının arasından geçip Karadeniz ve Marmara'yı birleştirecek kanal, Boğaz için tehdit olan deniz trafiğine ev sahipliği yapacak. Belki Boğaz böylece güvence altına alınacak ama bu defa kanal ve çevresindeki doğa ve insanlar bu tehlikeyle baş başa kalacak.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Arap Yarımadası'nda Suudi Arabistan'ın komşusu olan ve 7 emirlikten oluşan bir ülke. Çoğumuz bu ülkeyi Dubai Emirliği ile tanıyoruz ancak başkenti Abu Dhabi. Abu Dhabi yönetiminin sahip olduğu şirketlerden biri olan Mubadala Development Company (Mubadala Gelişim Şirketi) adlı şirketin bir alt şirketi olan Masdar Company pek de alışık olmadığımız türden bir şirket. Aslında çok ayaklı ve geniş vizyonlu bir organizasyon. Bu organizasyon bir şehir, üniversite ve çeşitli projeleri uygulayan şirketlerden oluşuyor. Bu kompleks ve etkileşimli organizasyonun bir hedefi var: temiz, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji teknolojileri geliştirmek.
Aslında Abu Dhabi, Dünya'daki ulaşılabilir petrol reservlerinin %8'ine sahip ve bu petrolün daha 100 yıl yeterli olacağı hesaplanıyor. Bugüne kadar emirliğin - ve genel olarak ülkenin - ekonomisi büyük oranda petrol endüstrisine dayanıyordu. Bir petrol zengini olan emirlik artık sadece petrole dayalı bir ekonomi modelinden sıyrılmak için kolları sıvamış. Temiz, sürdürülebilir enerji teknolojilerinin mutfağı olacak Masdar Enstitüsü, dünyaca ünlü MIT (Massachusetts Institute of Technology) ile işbirliği yapıyor. Mutfaktan çıkan fikirler şirketlerin de desteğiyle hemen aynı yerde, yani Masdar City şehrinde hayata geçiriliyor. Böylece sadece hayal ürünü, teorik çalışmalarla sınırlı kalınmıyor ve temiz enerji kullanan, kendi kendine yeten bir şehir uygulama projesi olarak hayat buluyor.
Enstitüsü ve şirketleriyle Masdar City, yenilenebilir enerji ve temiz teknolojilerde lider rolüne bürünüyor. Gelecek yüz yıl içerisinde enerji alışkanlıklarımızın bu doğrultuda dönüşeceğini göz önünde tutarsak, bu oldukça karlı ve prestijli bir proje. Organizasyonun bir parçası olmak üzere Masdar şehrinde bölge merkezi ya da araştırma-geliştirme merkezi açan kurumlar arasında Siemens, General Electric, Schneider, BASF, Kore Teknopark Birliği ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (International Renewable Energy Agency - IRENA) gibi oldukça önemli şirket ve kuruluşlar mevcut.
Kısaca Masdar şehri hakkında da bilgi vermek gerekirse; şehir, Abu Dhabi merkezinden 17 kilometre uzakta 6 kilometre kare alana kuruluyor. İleride şehrin üniversite ve şirketlerin yanı sıra 40,000 kişilik nüfusa da ev sahipliği yapması planlanıyor. Şehir yalnız araştırma-geliştirme üssü olmanın ötesinde bir uygulama merkezi de olduğundan herşey bilimin ışığında son teknoloji uygulanarak inşa ediliyor. Görkemli mimarisi ve uç nokta teknolojisiyle Masdar City'nin gelecekteki şehirler için model olması ön görülüyor.
Şahsi fikrim, bizlerin de daha çok insan odaklı ve bilim temelli "çılgın projeler" geliştirmemizin daha hayırlı olacağı yönünde. Elbette bunu Kanal İstanbul projesini kıyaslamak ya da kötülemek için söylemiyorum. Nihayetinde aynı alanlarda projeler olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca benden önce toplum adına projeyi değerlendirecek konunun uzmanları (mimarlar, mühendisler, şehir planlamacılar) olacaktır. Ancak ben vizyon kazandırması adına başka bir "çılgın proje"den bahsetmek istedim.
Bitirirken bir not: İlgili alanlarda öğrenci olan arkadaşlara tavsiyem, mühendisliğin çeşitli alanları için master ve doktora programları sunan Masdar Enstitüsü'nü bir seçenek olarak değerlendirmeniz. Böylesi bir kurumda alınacak eğitim ve kazanılacak tecrübe ile hem kendi kariyerinizi ilerletir hem de ülkemize katkı sağlayabilirsiniz.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Arap Yarımadası'nda Suudi Arabistan'ın komşusu olan ve 7 emirlikten oluşan bir ülke. Çoğumuz bu ülkeyi Dubai Emirliği ile tanıyoruz ancak başkenti Abu Dhabi. Abu Dhabi yönetiminin sahip olduğu şirketlerden biri olan Mubadala Development Company (Mubadala Gelişim Şirketi) adlı şirketin bir alt şirketi olan Masdar Company pek de alışık olmadığımız türden bir şirket. Aslında çok ayaklı ve geniş vizyonlu bir organizasyon. Bu organizasyon bir şehir, üniversite ve çeşitli projeleri uygulayan şirketlerden oluşuyor. Bu kompleks ve etkileşimli organizasyonun bir hedefi var: temiz, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji teknolojileri geliştirmek.
Aslında Abu Dhabi, Dünya'daki ulaşılabilir petrol reservlerinin %8'ine sahip ve bu petrolün daha 100 yıl yeterli olacağı hesaplanıyor. Bugüne kadar emirliğin - ve genel olarak ülkenin - ekonomisi büyük oranda petrol endüstrisine dayanıyordu. Bir petrol zengini olan emirlik artık sadece petrole dayalı bir ekonomi modelinden sıyrılmak için kolları sıvamış. Temiz, sürdürülebilir enerji teknolojilerinin mutfağı olacak Masdar Enstitüsü, dünyaca ünlü MIT (Massachusetts Institute of Technology) ile işbirliği yapıyor. Mutfaktan çıkan fikirler şirketlerin de desteğiyle hemen aynı yerde, yani Masdar City şehrinde hayata geçiriliyor. Böylece sadece hayal ürünü, teorik çalışmalarla sınırlı kalınmıyor ve temiz enerji kullanan, kendi kendine yeten bir şehir uygulama projesi olarak hayat buluyor.
Enstitüsü ve şirketleriyle Masdar City, yenilenebilir enerji ve temiz teknolojilerde lider rolüne bürünüyor. Gelecek yüz yıl içerisinde enerji alışkanlıklarımızın bu doğrultuda dönüşeceğini göz önünde tutarsak, bu oldukça karlı ve prestijli bir proje. Organizasyonun bir parçası olmak üzere Masdar şehrinde bölge merkezi ya da araştırma-geliştirme merkezi açan kurumlar arasında Siemens, General Electric, Schneider, BASF, Kore Teknopark Birliği ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (International Renewable Energy Agency - IRENA) gibi oldukça önemli şirket ve kuruluşlar mevcut.
Kısaca Masdar şehri hakkında da bilgi vermek gerekirse; şehir, Abu Dhabi merkezinden 17 kilometre uzakta 6 kilometre kare alana kuruluyor. İleride şehrin üniversite ve şirketlerin yanı sıra 40,000 kişilik nüfusa da ev sahipliği yapması planlanıyor. Şehir yalnız araştırma-geliştirme üssü olmanın ötesinde bir uygulama merkezi de olduğundan herşey bilimin ışığında son teknoloji uygulanarak inşa ediliyor. Görkemli mimarisi ve uç nokta teknolojisiyle Masdar City'nin gelecekteki şehirler için model olması ön görülüyor.
Şahsi fikrim, bizlerin de daha çok insan odaklı ve bilim temelli "çılgın projeler" geliştirmemizin daha hayırlı olacağı yönünde. Elbette bunu Kanal İstanbul projesini kıyaslamak ya da kötülemek için söylemiyorum. Nihayetinde aynı alanlarda projeler olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca benden önce toplum adına projeyi değerlendirecek konunun uzmanları (mimarlar, mühendisler, şehir planlamacılar) olacaktır. Ancak ben vizyon kazandırması adına başka bir "çılgın proje"den bahsetmek istedim.
Bitirirken bir not: İlgili alanlarda öğrenci olan arkadaşlara tavsiyem, mühendisliğin çeşitli alanları için master ve doktora programları sunan Masdar Enstitüsü'nü bir seçenek olarak değerlendirmeniz. Böylesi bir kurumda alınacak eğitim ve kazanılacak tecrübe ile hem kendi kariyerinizi ilerletir hem de ülkemize katkı sağlayabilirsiniz.
Yorum Gönder
Yorum yaparken Türkçe'yi doğru kullanma ve argo sözcüklerden kaçınma hassasiyetiniz için teşekkürler!