Bir Süper Güç Olarak Çin



Çark dönüyor ve sıra bir başkasına geçiyor. Hayat da böyle değil midir? Herşey ve herkes bir değişim içinde. Son zamanlarda yaşanan böylesi bir değişim ise hepimizi ilgilendiriyor. Çin emin adımlarla ilerliyor ve süper güç koltuğunu yakında Amerika Birleşik Devletleri'nden alması an meselesi gibi görünüyor. Şüphesiz bu dünya tarihi adına önemli bir dönüm noktası olacaktır. Peki, geleceğin süper güç adayı bize bugünkü süper güçten daha iyi bir dünya vaad ediyor mu?


Çin gerçekten geleceğin süper gücü olmaya bu kadar yakın mı yoksa sadece abartılıyor mu? Bazılarının "Amerika kolay kolay batmaz!" dediğini duyar gibiyim. Son küresel ekonomik krizin ABD'de açtığı yara büyük olsa da Çin'in koltuğu devralması için Amerika'nın batması gerekmiyor. Çünkü ekonomik anlamda biri yürürken diğeri henüz geride olsa bile koşuyor ve rakibini geçmesi an meselesi. Yukarıda ünlü Alman dergisi Der Spiegel'de yer almış bir tablo görünüyor. ABD ve Çin'i ekonomi düzeyinde karşılaştıran tablo ABD ile karşılaştırıldığında Çin'in hızla büyüdüğünü gösteriyor. Üstelik son küresel ekonomik kriz ile daha da zor duruma düşen ABD ve Avrupa Birliği'ni düşününce küresel parasal gücün doğunun yıldızına doğru aktığı görülüyor.

Dürüst olmak gerekirse para güç demek. O halde en çok paraya sahip olan ülke de otomatikmen süper güç oluyor. Ekonomik başarı beraberinde siyasi itibarı ve askeri gücü de getiriyor. O halde ABD'nin koltuğunu Çin'e devretme vakti gelmiş olabilir. Her ne kadar bu nesil ABD'yi dünyanın ağabeyi olarak görmeye alışık olsa da bu değişmek üzere olabilir.

10 yıl sonra Çin yeni süper güç olabilir ya da olamayabilir. ABD bir şekilde güçlü bir dönüş yapabilir veya başka öngörülemez olaylar gerçekleşebilir. Ancak bu noktada bu olasılığı tartışmaktan ziyade farklı bir açıdan durumu ele almakta fayda var. "Neden Süper Güç" yazı dizisinin son bölümünde ("Neden Süper Güç III") geçmişten günümüze dünyaya hükmetmiş, döneminin süper gücü olmuş yönetimleri sıralamıştım. Ve o liste "ABD (1945 - )" ile bitiyordu. Belki liste Çin ile devam edecek. O yazımda dünyanın bir süper güce ihtiyacı olup olmadığını ele almıştım. Bulunduğu dönemde dünya kaynaklarına daha fazla hükmeden ve daha etkili olan süper güçlerin yalnız kendi uygarlıklarını değil aynı zamanda diğer toplumları da ilerlettiği sonucuna varmıştık. Bu fikri somutlaştırmak için kendimize şu soruyu soralım: "ABD olmasaydı bilim ve teknolojide son 50 yılda bu kadar ilerleyebilir miydik?"

Şüphesiz ABD önce kendi çıkarlarını düşünür. Sonra ürettiği ürünleri ve patentleri yine kendi çıkarı için (para) satar. Bu da diğer ülkelerin de bu teknolojiye ulaşmasını mümkün kılar. Şimdi "Dünya bu şekilde daha iyi mi?" sorusunu sorabilirsiniz. Bunun cevabı görecelidir. Herşey gibi ABD'nin süper güç olmasının insanlığa getirileri olduğu gibi insanlıktan götürüleri de olmuştur.

Şimdi, bu projeksiyondan Çin'in potansiyel getirilerini ve götürülerini değerlendirmek önem kazanıyor. Çin daha adil olur mu? Yoksa devasa ordusu ile tehditkar bir güce mi dönüşür? Bilim ve teknolojiyi ne ölçüde ilerletebilir ve yayabilir? Uygarlık adına insanlığa ne gibi yeni katkıları olabilir? İyimser bir bakış açısıyla Çin'in belki de ABD'den daha iyi bir süper güç olacağını varsayabiliriz. Fakat tarafsız bir bakış açısıyla aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Bazı sinyaller gelenin gideni aratacağı yönünde.

Benim şüphem Çin'in bugünkü sanayi-teknoloji ilişkisinden kaynaklanıyor. Biliyoruz ki Çin'in son yıllardaki ekonomik atağında ucuz iş gücü, kalitesiz fakat ucuz Çin malları, taklit ürünler önemli bir faktör. Bugün hepimiz bir çırpıda birçok Amerikan markasını sayabiliriz. Peki kaç Çin markası biliyorsunuz?

Çin inanılmaz boyutlarda üretim yapıyor olabilir ama bunun ne kadarı yeni, orijinal? Bir yılda kaç buluşa, patente imza atıyorlar? Ürünleri ne kadar kaliteli ve güvenilir?

Geçen gün bir haber okudum ("Çinli bilim adamından ticari casusluk itirafı") ve bu kaygılarımın ne kadar yerinde olduğuna ikna oldum. Bugün ABD'de birçok sektörde çok sayıda Çinli çalışıyor. Herkes bir kefeye konulamaz ama patent çalma casuslukları göz ardı edilemez. Taklit ürünlerden bahsetmeye bile gerek yok. Eğer Çin bu şekilde ekonomisini araştırma ve geliştirmeye, bilim ve teknolojiye yaslamadan büyütmeye devam ederse bir yerde bu büyüme aniden durabilir. Daha kötüsü bilim ve teknolojiye yatırım ve katkı yapmayan bir süper güce dönüşebilir ki insanlık adına bundan daha kötü çok az durum sayılabilir.

Yine de iyimser olmakta fayda var. Bunun önyargılı bir yazı olduğunu düşünmeyin. Çin, pekala ABD'den daha iyi bir süper güç olabilir. Ya da yakın gelecekte ülkelerden ve milletlerden ziyade insanın öne çıktığı, değer kazandığı bir anlayış dünyaya hakim olabilir ki bu durumda bir süper güçten bile söz edilemez. (Şimdi de fazla iyimser olduğumu mu düşünüyorsunuz? :)

5 yorum

Bu yorum yazar tarafından silindi.

@ metude,

Değerli katkın için teşekkür ederim.

Yanıtla

Çin zaten bir süper güç oldu, soru şu olmalı tek lideri olacak mı? Kesinlikle olacak tarihsel dönüşüm bunu gösteriyor, Çin "doğduğundan" beri yeryüzünün en kanlı savaşları olan hanedanlık savaşları ile mücadele etti Mao'ya kadar. O tarihten itibaren gelişiyor ve bu düzeyiyle Çin nüfusunu hiç kimse durduramaz geriye kalan sadece resimdeki gibi duvardaki boyalar, Hollywood, Iphone, patent hakları vs vs vs

Yanıtla

@ kamil,

Evet, haklısın. Çin artık bir süper güç. Ancak nüfus onlar için ne ölçüde bir güç unsuru ondan emin değilim. Hatta önlerinde duran bir sorun belki de!

Yanıtla

Çinin ilerlediği şüpesiz ama nereye kadar ilerleyebilir,ABD nin ve bölgesel rakiplerin tepkisi ve karşı tepkisi ne olur bunları da göz önüne almak lazım.

Öncelikle Çin büyümesini tahliletmeli,Çin ihracat ile büyüyen bir ülke bunu da düşük işçilik ve devlet destekli büyük ölçek sanayisinin sağladığı maliyet avantajı ile yapıyor,bu ihracatı yapan doğu sahil kesimleri çok zenginleşirken iç kesimler ve nufusun % 90 nı çok fakir öylede kalmalı ki maliyet avantajını kaybetmesin ama bu iç karışıklık gibi sosyal problemlere sebep olabilir.

Çin iç tüketimini geliştirirse ancak istikrarlı bir ekonomi olabilir dış pazarlara bağımlılıktan kurtula bilir işte bu noktada çoğrafya devreye giriyor çin ticaretini okyanusdan yapmak zorunda çünkü diğer bölgeler geçit vermiyor ( demir ipek yolu projesi var ama deniz gibi avanjlı olmaz) okyanustada çevre ulkeler olan Japonya,tayvan endonezya güney kore ABD müttefiki ve konum gereği Çini bloke edebilir ayrıca Çinin henüz ABD ve müttefikleri ile baş edecek donanması yok nitelikli amiral de iki günde yetişmiyor.

büyüme hızı da yarı yarı ya azaldı ve düşüş devam ediyor sadece ihracata dayalı ekonomi japonyanın 15-20 yıldır yaşadığı durgunluk gibi satış yapılan pazarlarda ki rüzgar değişince durgunluğa giriyor.

Çinin avantajlı yönleride var,batı toplumları gibi aile yapısı çökmemeiş yani iç tüketimi canlandıracak dinamik bir nufus hep olacak demek ayrıca batılı ülkeler çok fazla karşılıksız para basıp batan finans sistemlerini yüzdürmeye çalışıyor ama durum geçici basılan trilyon dolarlar üretim ve ticarete değil yine hazine bonosu gibi sanal ve verimsiz finans sektörüne gitti ve balonların en büyüğü olan devlet borcu balonu şişti patlayınca altından başka herşey çöp olacak işte Çin bunu yıllar öncesinden gördüğü için altına oynuyor 2000 tondan fazla depoladı yani gelecekte ne olacağı kimin kartları doğru oynayacağına bağlı...

Saygılarımla,

Taner Haznedar

Yanıtla

Yorum Gönder

Yorum yaparken Türkçe'yi doğru kullanma ve argo sözcüklerden kaçınma hassasiyetiniz için teşekkürler!