Photo: © U.S. Government
Dünya'nın bir yerinde, istendiği zaman yapay depremlere neden olabilecek, iklimleri değiştirebilecek bir silah olduğunu öğrenseydiniz nasıl bir tepki verirdiniz? Doğal olarak verilmesi gereken ilk tepki dehşet olsa gerek. Sonra da merak... Ben de yakın zamanda bunu duydum ve araştırdım. Bir komplo teorisini gerçek ve hayal yanıyla okumaya hazır mısınız?
Bilim tarihinin en ilginç karakterlerinden biri hiç süphesiz Nikola Tesla'dır. Aslen Sırp olan bu mucit mühendis hayatının önemli yıllarını ABD'de geçirmiştir. Çağdaşı Thomas Edison'a nazaran daha az tanınsa da aslında insanlığa katkısı ondan daha fazladır. Özellikle geliştirdiği alternatif akım fikri gelecek birçok değişim ve gelişimin öncüsü olacaktı. Kendine ait 700 kadar patentli buluşu ile dünyanın gördüğü ender dehalardan biri olan Tesla vefatının ardında önemli bilgileri geride bırakmıştı. Onun çalışma notlarına FBI el koydu. O notlarda da yer alan, Tesla'nın en önemli fikirlerinden biri olan atmosferin iyonosfer tabakasından faydalanmaktı.
İddia edildiğine göre HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) projesi işte o bilgilere dayanıyor. Alaska'daki araştırma merkezinde ABD hükümeti iyonosfer tabakası üzerine çalışmalar yürütüyor. Temelde yapılan HF transmitter ile atmosferin bu tabakasına yüksek frekanslı elektromanyetik dalgalar gönderilip sonuçları değerlendirilerek iyonosfer hakkında daha detaylı bilgilere ulaşmak. HAARP anteni toplamda 180 antenden oluşuyor ve 3,600 kilowatt güç kapasitesine sahip (yukarıdaki fotoğraf). Projenin resmi internet sitesinde (http://www.haarp.alaska.edu/haarp) yer alan bilgiye göre HAARP ordu için operasyonel bir hizmet vermiyor. Üniversite ve özel sektörün ortaklaşa çalışmaları için hizmet veren merkez, iyonosferden yansıyan dalgalar ile (radyo gibi) veya bu tabakayı aşan dalgalar ile (uydu iletişimi, GPS vb) çalışan iletişim sistemlerini geliştirmeyi hedefliyor.
Görüldüğü gibi bilimsel araştırmalar yapan bir merkez olan HAARP, yazının başında bahsettiğim bazı doğa üstü olaylardan sorumlu tutuluyor. Komplo teorisyenlerine göre Amerikan ordusunun gizli çalışmalarının amacı, bu merkezden atmosfere gönderilecek yüksek yoğunluklu enerji dalgaları ile iklimleri kontrol etmek. Bu noktada son yıllarda daha çok dikkatimizi çeken küresel ısınma bir ölçüde buraya bağlanıyor. Örneğin geçen yaz Rusya tarihinin en sıcak yazını yaşarken bu iddialar tekrar önem kazandı; çünkü bazı Rus bilim adamları bu aşırı ve ani iklim değişikliğinin sebebi olarak ABD'yi gösteren açıklamalar yapmıştı.
Diğer bir husus elektromanyetik dalgalar ile tektonik tabakalarda biriken enerjiyi kontrollü salıvermek ve böylece şiddetli ve yıkıcı depremleri önlemek. İddialara göre ABD bu sistemi bu amaçla önce bazı insansız bölgelerde denedikten sonra ilk ciddi denemesini Türkiye'de yapmak istedi. Bir askeri denizaltı ile Marmara'ya getirilen makine aslında fay hatlarında biriken enerjiyi boşaltacaktı ancak beklenenin aksine büyük bir depremi tetikledi. Tarih 17 Ağustos 1999'du. Hemen ABD hükümeti devreye girdi ve İsrail'den gelen ekipler makineden geriye kalan parçaları topladı ve geride bir iz bırakmadı.
Oldukça hayali görülen yukarıdaki senaryoyu gerçekte destekleyen bazı detaylar var: Bunlardan en önemlisi İsrail'in birkaç saat içinde Türkiye'ye gönderdiği ekipler ve yardımlar. Bir yardım konvoyunun bu kadar çabuk toparlanıp Türkiye'ye gönderilmesi pek mümkün görünmüyor. Diğer ilginç ayrıntılar: Olay sabahı dönemin Cumhurbaşkanı Demirel'in "Benim de telefonum kesikti," sözü, dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un "Yabancılara tek bir hasta bile vermem" açıklaması, yardım malzemesi yüklü olduğu söylenen bir İsrail gemisinin üç gün gümrükte bekletilmesi.
Bu teknolojinin yapabileceklerinin sadece bunlarla sınırlı olmadığı da iddia ediliyor. Buna göre bu silah ile tsunamiler oluşturulabilir ya da insanların ruh halleri etkilenebilir.
Son zamanlarda yaşanan ve nedeni tam olarak açıklanamayan kuş ölümlerini de göze önünde tutmakta fayda var. Bilindiği üzere kuşlar ve uzun mesafeli göçler yapan diğer birçok hayvan (balinalar gibi) Dünya'nın manyetik alanını algılayabilir ve bunu bir çeşit GPS gibi kullanarak rotasını tayin eder. Kim bilir, belki de havadan yağan kuşların sebebi yıl başı kutlamalarında atılan havai fişekler değil de atmosferdeki manyetik anormalliklerdir.
Peki iddialar ne kadar doğru? Bu iyi kurgulanmış ve gücünü insanların korkusundan alan bir komplo teorisi mi yoksa gizli ve tehlikeli amaçları olan bir proje mi? Bunu yazı dizisinin ikinci bölümünde tartışacağız.
Yazı dizisinin devamı olan "HAARP: Gerçekler"i okumak için tıklayın!
Dünya'nın bir yerinde, istendiği zaman yapay depremlere neden olabilecek, iklimleri değiştirebilecek bir silah olduğunu öğrenseydiniz nasıl bir tepki verirdiniz? Doğal olarak verilmesi gereken ilk tepki dehşet olsa gerek. Sonra da merak... Ben de yakın zamanda bunu duydum ve araştırdım. Bir komplo teorisini gerçek ve hayal yanıyla okumaya hazır mısınız?
Bilim tarihinin en ilginç karakterlerinden biri hiç süphesiz Nikola Tesla'dır. Aslen Sırp olan bu mucit mühendis hayatının önemli yıllarını ABD'de geçirmiştir. Çağdaşı Thomas Edison'a nazaran daha az tanınsa da aslında insanlığa katkısı ondan daha fazladır. Özellikle geliştirdiği alternatif akım fikri gelecek birçok değişim ve gelişimin öncüsü olacaktı. Kendine ait 700 kadar patentli buluşu ile dünyanın gördüğü ender dehalardan biri olan Tesla vefatının ardında önemli bilgileri geride bırakmıştı. Onun çalışma notlarına FBI el koydu. O notlarda da yer alan, Tesla'nın en önemli fikirlerinden biri olan atmosferin iyonosfer tabakasından faydalanmaktı.
İddia edildiğine göre HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) projesi işte o bilgilere dayanıyor. Alaska'daki araştırma merkezinde ABD hükümeti iyonosfer tabakası üzerine çalışmalar yürütüyor. Temelde yapılan HF transmitter ile atmosferin bu tabakasına yüksek frekanslı elektromanyetik dalgalar gönderilip sonuçları değerlendirilerek iyonosfer hakkında daha detaylı bilgilere ulaşmak. HAARP anteni toplamda 180 antenden oluşuyor ve 3,600 kilowatt güç kapasitesine sahip (yukarıdaki fotoğraf). Projenin resmi internet sitesinde (http://www.haarp.alaska.edu/haarp) yer alan bilgiye göre HAARP ordu için operasyonel bir hizmet vermiyor. Üniversite ve özel sektörün ortaklaşa çalışmaları için hizmet veren merkez, iyonosferden yansıyan dalgalar ile (radyo gibi) veya bu tabakayı aşan dalgalar ile (uydu iletişimi, GPS vb) çalışan iletişim sistemlerini geliştirmeyi hedefliyor.
Görüldüğü gibi bilimsel araştırmalar yapan bir merkez olan HAARP, yazının başında bahsettiğim bazı doğa üstü olaylardan sorumlu tutuluyor. Komplo teorisyenlerine göre Amerikan ordusunun gizli çalışmalarının amacı, bu merkezden atmosfere gönderilecek yüksek yoğunluklu enerji dalgaları ile iklimleri kontrol etmek. Bu noktada son yıllarda daha çok dikkatimizi çeken küresel ısınma bir ölçüde buraya bağlanıyor. Örneğin geçen yaz Rusya tarihinin en sıcak yazını yaşarken bu iddialar tekrar önem kazandı; çünkü bazı Rus bilim adamları bu aşırı ve ani iklim değişikliğinin sebebi olarak ABD'yi gösteren açıklamalar yapmıştı.
Diğer bir husus elektromanyetik dalgalar ile tektonik tabakalarda biriken enerjiyi kontrollü salıvermek ve böylece şiddetli ve yıkıcı depremleri önlemek. İddialara göre ABD bu sistemi bu amaçla önce bazı insansız bölgelerde denedikten sonra ilk ciddi denemesini Türkiye'de yapmak istedi. Bir askeri denizaltı ile Marmara'ya getirilen makine aslında fay hatlarında biriken enerjiyi boşaltacaktı ancak beklenenin aksine büyük bir depremi tetikledi. Tarih 17 Ağustos 1999'du. Hemen ABD hükümeti devreye girdi ve İsrail'den gelen ekipler makineden geriye kalan parçaları topladı ve geride bir iz bırakmadı.
Oldukça hayali görülen yukarıdaki senaryoyu gerçekte destekleyen bazı detaylar var: Bunlardan en önemlisi İsrail'in birkaç saat içinde Türkiye'ye gönderdiği ekipler ve yardımlar. Bir yardım konvoyunun bu kadar çabuk toparlanıp Türkiye'ye gönderilmesi pek mümkün görünmüyor. Diğer ilginç ayrıntılar: Olay sabahı dönemin Cumhurbaşkanı Demirel'in "Benim de telefonum kesikti," sözü, dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un "Yabancılara tek bir hasta bile vermem" açıklaması, yardım malzemesi yüklü olduğu söylenen bir İsrail gemisinin üç gün gümrükte bekletilmesi.
Bu teknolojinin yapabileceklerinin sadece bunlarla sınırlı olmadığı da iddia ediliyor. Buna göre bu silah ile tsunamiler oluşturulabilir ya da insanların ruh halleri etkilenebilir.
Son zamanlarda yaşanan ve nedeni tam olarak açıklanamayan kuş ölümlerini de göze önünde tutmakta fayda var. Bilindiği üzere kuşlar ve uzun mesafeli göçler yapan diğer birçok hayvan (balinalar gibi) Dünya'nın manyetik alanını algılayabilir ve bunu bir çeşit GPS gibi kullanarak rotasını tayin eder. Kim bilir, belki de havadan yağan kuşların sebebi yıl başı kutlamalarında atılan havai fişekler değil de atmosferdeki manyetik anormalliklerdir.
Peki iddialar ne kadar doğru? Bu iyi kurgulanmış ve gücünü insanların korkusundan alan bir komplo teorisi mi yoksa gizli ve tehlikeli amaçları olan bir proje mi? Bunu yazı dizisinin ikinci bölümünde tartışacağız.
Yazı dizisinin devamı olan "HAARP: Gerçekler"i okumak için tıklayın!
Yorum Gönder
Yorum yaparken Türkçe'yi doğru kullanma ve argo sözcüklerden kaçınma hassasiyetiniz için teşekkürler!