Dizilere Şifre

Televizyon dizilerinde reyting uğruna kendine yer bulan yeni eğilim dizileri şifreleme tartışmasının başlamasına neden oldu. Dünyanın en çok televizyon izleyen toplumlarından biri olduğumuz için bu tartışmanın uzayıp gitmesi ve gün geçtikçe büyümesi muhtemel. Herkesi tatmin edecek bir orta yol bulmak ise pek mümkün görünmüyor. Peki şimdi ne olacak?

Aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Kavaf'ın Urfa gezisi sırasında bir gazeteci konuyu gündeme getiriyor ve Bakan ilk kez şifreleme önleminden söz ediyor. Aslında bazı dizilerde yer alan açık seçik sahnelerin neden olduğu rahatsızlık RTÜK'e birçok şikayetin gitmesine neden olmuş. Ancak RTÜK tartışmalara sebebiyet vermeyecek bir önlem bulamamış olacak ki Bakan Kavaf konuya el atmak durumunda kalmış. Ancak bu tür dizilere nasıl toplumun bazı kesimlerinden tepki geliyorsa Bakan'ın sözlerine de tepki gelmiş. Bunun üzerine Bakan şöyle bir açıklama yapıyor:
Kamuoyundan gelen birtakım rahatsızlıklar ve talepler vardı. Basın da bu soruyu bana yöneltince... Orada benim söylediğim bir öneridir. Batıda uygulanan modellerle ilgi bir tespittir. Bununla ilgili yaptırım olan kurum RTÜK'tür. Kararı RTÜK verecektir. Eğer öyle bir şey yapılacaksa bunu RTÜK yapacaktır. Bizimki sadece bir öneridir, bir fikir jimnastiğidir.


Bazı internet haber sitelerinden konuya ilişkin halkın yorumlarını okudum. Doğal olarak şifreleme önlemine karşı gelenler de var destekleyenler de. Peki böyle bir uygulama özgürlükle uyuşuyor mu? Ya da bu tür sahneler toplumu ve aile yapısını rahatsız ediyor mu?

Kabul etmek gerekiyor ki televizyonda birçok kanal var ve herbirinin savunduğu veya bağlı olduğu dünya görüşü farklı. Her kanalda da çok sayıda program var. Bir program türünü külliyen kötülemek doğru olmayacaktır. Diziler gibi sinema filmleri, başta magazin olmak üzere bazı diğer programlar da birçok sakınca teşkil ediyor. Ayrıca yalnız cinsellik değil şiddete dair uç sahneler de zararlı. Yani birçok tv yapımı birçok zararlı örnek teşkil ediyor ve bu hali hazırda akıllı işaretlerle izleyiciye program başlarken bildiriliyor. Kumanda da elimizde olduğuna göre basın gitsin başka kanala.

Çocuklar için dikkatli olmamız gerekiyor elbette. Birçok anne baba merak ettiği programı yanındaki çocuğunu düşünmeden izliyor. Elbette bahsettiğimiz tarzda açık seçik sahneler aniden ekrana gelince basıyor başka kanala. Ancak tehlike her zaman bu kadar açık değil. Mesela hararetle maç tartışan futbol yorumcuları çocuğun iletişim algısı üzerine nasıl olumsuz etkide bulunuyor, ölüm haberleri arkadan duygusal müzikler ve şiirsel dramatize anlatımla sunulurken çocuklar bundan nasıl etkileniyor; bunlara kaç ebeveyn dikkat ediyor? Peki anne baba ne yapmalı?

Ben bu konuda tavsiye vermesi gereken bir otorite değilim; ancak bana kalırsa belli yaşa kadar çocukların çizgi film, çocuk programları ve yaşlarına hitap eden belgeseller izlemelerini teşvik etmeliyiz. Ayrıca onlara televizyon izlerken program ve kanal seçimi konusunda eğitim vermeliyiz ve yalnızlarken tv izlemelerine - belli bir yaşa kadar - izin vermemeliyiz. En önemlisi ise çocukları televizyon bağımlısı yetiştirmemeli ve onlara kendilerini geliştirebilecekleri ilgi alanları yaratmalıyız. Böylece beyaz ekrana bakıp hayaller kuran değil, erken yaşta yeteneklerini keşfetmiş ve geliştirmiş, özgüveni olan çocuklar yetiştirebiliriz. Hem böylece çocuklar arkadaşlarına ve oyuna daha çok zaman ayırıp sosyalleşme fırsatı bulacaklardır. Bunların çocuk gelişimi için ne kadar önemli olduğu aşikar.

Aslında yetişkinler için de aynı şeyi - daha az tv bağımlısı yaşamı - önermek isterdim ama "ucuz eğlence", "tv bizi etkilemez", "özgürlük", "biz zaten bağımlı değiliz, sadece izleyiciyiz" sözlerini duyar gibi oldum, o yüzden birşey önermiyorum. Hadi, iyi seyirler...

1 yorum :

Bizler Susam Sokağı, Sevimli Kahramanlar gibi çocuklara yönelik programlarla büyüdük. Şimdiki kadar dizi ve magazin programlarının olmaması lehimeydi ama şimdiki gibi de tematik kanallar yoktu. Şimdi bir çok çocuk kanalı var, dediğin gibi bilinçli aileler bu soruna en iyi çözüm.

Yanıtla

Yorum Gönder

Yorum yaparken Türkçe'yi doğru kullanma ve argo sözcüklerden kaçınma hassasiyetiniz için teşekkürler!